KEMERALTI  861 SOKAK ve ESKİ ESNAFI

Fransız şehir bilimcileri tarafından 1906 yılında çizilmiş ilk İzmir şehir haritasında Halimağa Çarşısı/Sokağı, Yemişçiler Çarşısı olarak belirtilmiştir. Bu nedenle aile yadigarı ‘yazıhanemizin’ de, incir-üzüm deposu olarak hayata geçtiğini var sayabiliriz.

Bu sokakta artık uzun zamandır yemişçi kalmadı. Son toptan yemişçi dükkânı, Kızlarağası Hanı Bakır ve Çuha Bedesteni karşı köşesinde, Çakaloğlu Hanın bitişiğinde bulunan günümüz hırdavatçı dükkânıdır.

Dedem İbrahim Etem Postacıoğlu, meslek hayatında ilerledikten sonra, 1930 yılında, bu yemiş deposunu satın almış ve alt katı dükkân, üst katı da yazıhane olarak kullanmaya başlamıştır.

Giriş katında uzun yıllar tuz ve temizlik malzemesi satan toptancı bakkaliyesi, 1965-2013 yıllarında Müfit ve Haluk Soylu’ya ait sıhhi malzeme ve fayans ticarethanesi olarak hizmet vermiştir.

Yazıhanenin karşı köşesinde (Çakaloğlu Han tarafı) ‘çuvalcı’ Jak Devidas’a ait jüt, keten, kenevir ve kangal deposu, şimdi çay evine dönüşmüştür.

Jak Bencuya

Yazıhanemizin karşısında, yine yazıhanemizle eş zamanlı hizmet vermiş olan, rahmetli Albert Adnan Franko’nun sıhhi tesisat malzemeleri ticarethanesi bulunurdu. Eşi Silvia Bencuya Franko, 2016 yılında aktardığı anılarına göre aile ticareti şöyle gelişmiş:

Silvia Franko’nun (1890larda) Manisa doğumlu babası Jak Bencuya, savaş yıllarında, 1921-1922, çok zor koşullarda İzmir’e geliyor. O devirde ihraç mallarının üzerinde etiket bulunmadığını fark edip piyasadaki bu yokluğu karşılamak için teneke etiket üretimine girişiyor. İzmir’deki ilk ve tek etiket üreticisi oluyor. Kızlarağası Çuha Bedesteni karşısında (bugün Balık lokantası) 1927 yılında ilk dükkânını açıyor ve çok geçmeden karşısında iki dükkân daha alıp ticaretini büyütüyor. 1943 yılında Varlık vergisi nedeniyle bu iki iş yerini geri satmak zorunda kalıyor. Jak, etiket üretimiyle yetinmiyor, sıhhi tesisat malzemesi ticaretine başlıyor.

Kızı Silvia, Milaslı bir Yahudi ailenin oğlu ve İzmir doğumlu Albert Adnan Franko (1925-1979) ile 1951 yılında evleniyor. Albert Adnan, hukuk fakültesi mezunu ve avukat. Daha nişanlıyken kayınpeder Bencuya ile ortak olup onun bitişik dükkâna taşınıyor. Jak Bencuya’nın tohumunu attığı girişime Silvia’nın kardeşi Eli ve diğer enişte Jaki Pardo da katılıyor. Albert Adnan, daha sonra kendi kuzeni Naim Arditi ile yine sıhhi tesisat malzemesi satan iki dükkân açıyor. 1979 yılında Albert Adnan’ın ani vefatından sonra kuzeni Naim, Fransa’ya taşınıyor. Silvia ve Albert Adnan’ın ortanca oğlu Can, üniversite öğreniminden ayrılıp babasının işini sürdürmek üzere İzmir’e geri geliyor. Halimağa Çarşısındaki babasından üstlendiği aile ticaretini beş yıl gibi kısa bir sürede önce Cumhuriyet Bulvarına taşıyor. Bugün merkezi Alsancak Stadyumu yakınındaki iş yeri, aynı zamanda Adnan Franko Sanat Galerisi olarak İzmir’in kültür ve sanat hayatına katkı sağlamaktadır.